top of page

Elektrik Kesintisinden Doğan Zararlar ve Hukuki Başvuru Yolları

Güncelleme tarihi: 7 Ara

  • Elektrik kesintisi zararları ve tazminat yolları, mevzuatta açıkça düzenlenmiştir. Başvuru süreci, delillerin niteliği ve hukuki dayanaklar aşağıda ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

Elektrik kesintileri, kullanıcıların hem günlük hayatını hem de ticari faaliyetlerini doğrudan etkileyen bir unsurdur. Elektrik kesintisinden kaynaklanan zararların tazmini, ilgili mevzuat ve yargı kararları çerçevesinde mümkündür. Sürelerin gözetilmesi, başvuru yollarının doğru kullanılması ve delillerin eksiksiz sunulması, hukuki süreç açısından önem taşımaktadır.

6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu (“Kanun”) uyarınca lisans alarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu denetiminde faaliyet gösteren elektrik dağıtım şirketleri, elektrik dağıtım hizmeti sunma yetkisine sahiptir. Elektrik hizmetlerinin sunulmasına ilişkin esaslar, Kanun’a ek olarak 30.05.2018 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği ile 29.12.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Dağıtım ve Perakende Satış Faaliyetlerine İlişkin Kalite Yönetmeliği (“Kalite Yönetmeliği”) kapsamında ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.


  1. Dağıtım Şirketlerinin Hukuki Sorumluluğu

Kullanıcılar, elektrik dağıtım şirketleriyle imzaladıkları Elektrik Tedarik Sözleşmesi aracılığıyla elektrik temin hakkı elde eder. Dağıtım şirketleri, faaliyet gösterdikleri bölgede elektrik dağıtım hizmetini üstlenir ve Kanun, Kalite Yönetmeliği ile sözleşme hükümleri gereğince sundukları elektriğin kesintisiz ve kaliteli olmasından sorumludur. Hizmetin gereği gibi yerine getirilmemesi halinde, elektrik kesintisinden doğan zararlar bakımından hukuki sorumluluk doğar.


  1. Elektrik Dağıtım Şirketlerinin Sorumluluğunun Hukuki Dayanakları

Elektrik şebekesi işletmecilerinin kesintiler nedeniyle doğan sorumluluğu, esasen sözleşmeden doğan sorumluluk (TBK m.112 ve devamı), kusura dayalı haksız fiil sorumluluğu (TBK m.49) ve adam çalıştıranın sorumluluğu (TBK m.66) hükümlerine dayanmaktadır. Buna karşılık, elektrik kesintilerinden doğan taleplerin tehlike sorumluluğu (TBK m.71), yapı malikinin sorumluluğu (TBK m.69) ya da ürün sorumluluğu (7223 sayılı Kanun m.6) kapsamında ileri sürülmesi mümkün görünmemektedir. Karşılaştırmalı hukuk incelemelerinde de sorumluluk bu çerçevede değerlendirilmektedir.


  1. Elektrik Kesintilerinin Yol Açabileceği Zararlar

Elektrik kesintileri, kullanıcılar açısından farklı boyutlarda zarara yol açabilmektedir. Evlerde buzdolabı, kombi veya bilgisayar gibi cihazların arızalanması; işyerlerinde üretim bantlarının durması, stokların bozulması veya veri kaybı yaşanması, bu zararlara örnek gösterilebilir. Bu durum, üretim kaybı, ciro kaybı, ticari itibar ve müşteri kaybı gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Ayrıca kesintiler, yalnızca maddi değil, aynı zamanda manevi zararlar da doğurabilir.


  1. Zararların Tazmini ve Başvuru Süreci

Kalite Yönetmeliği uyarınca kullanıcılar, zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren 30 gün içinde dağıtım şirketine başvurmalıdır. Zararı dağıtım şirketinden karşılanamaması veya zarar talebinin reddedilmesi halinde tüketici hakem heyeti veya tüketici mahkemesi yolu açıktır. Bu zararların ispatında fatura, servis raporu, fotoğraf, video veya benzeri belgeler önemli delil niteliğindedir. Dağıtım şirketinin başvuruyu reddetmesi veya zararı karşılamaması halinde, kullanıcıların tüketici hakem heyeti veya tüketici mahkemesi nezdinde dava açma imkanı vardır. Deprem, sel, fırtına gibi öngörülmesi ve önlenmesi mümkün olmayan olağanüstü durumlar mücbir sebep kapsamında değerlendirilir. Bu hallerde elektrik dağıtım şirketleri hukuki sorumluluktan kurtulabilir.

Daha fazla bilgi ve profesyonel hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz:



Saygılarımızla,

Akyüz Hukuk & Danışmanlık

Son Yazılar

Hepsini Gör
İş Kazası Durumunda İşverenin Yükümlülükleri

İş kazası , 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 5510 sayılı Kanun’da düzenlenmiş olup yalnızca işyerinde değil, işin yürütülmesi sırasında da meydana gelebilir. İşverenin yükümlülükleri ara

 
 
İstanbul Finans Merkezi’ne Katılım

İstanbul Finans Merkezi (“ İFM ”), ofis alanları ile kapsam dışı alan olmak üzere iki ayrı bölümden oluşacak şekilde planlanmıştır. İFM ofis alanlarında  gerçek ve tüzel kişiler ile bunlara bağlı kuru

 
 
bottom of page